Da Poet
Angelistic
[Verse 1: Raziel]
Akşamın kızılı vurdu gözlerime kan sıçradı
Aynalarda aradım içimdeki hazin halkımı
Cebime koydum uyku haplarını
Ve biraz da kalbime serpin overdose psikozları
Uzandım ruhuma suyuma el sürmeden
Melodimin rengi gözümde çağlayan kızıl nehirden aktı
Bedenim zihnimin ücra kuytularından çekti bütün o fotoroman suratları
Tek nefeste yandı tekrar kül oldu tüm o dünler
İçimde tek beden ve harap olmuş yek bir miğfer
Sancılarına aldırışsız
Yitik onurla dramalarına mahkum oldum dumanlı yollarında
Bir öfke vurdu yüzüme ateşi kulaklarında
Savaş sirenleriyle çoğalan o kurşun sesleri
İhanеtin emanetinde umut nihayеtinde soldu
Onu da vurdular apansız bir geceydi
Dar sokaklarında kollarında son nefeste
Dostuna aslolan hayat ölüm sunaklarında
Kan kusarken adına bir çelenk kapında bekler
Hüznümün diyarlarında ellerinde çiçekler

[Verse 2: Da Poet]
Boş ver sen sus etrafında onca devran dönerken
Bir bekleyişe hakim şu an ömür su gibi akarken
Ölüm pusuda beklerken tekler misin bilmem
Fark etsen de ses etme hiç fırtınalar koparken
Hayat bahçelerinden hüznü toplarken anlarsın
Garip bir platonikliğin içinde savrulanlardansın
Sen herkes gibi yolunda yek olduğun halde
Yanında birileri var sanan salaklardansın
Kanatsın yaranı, kan aksın gözlerinden
Tokatsı bir kâbusla uyansın bölünsün rüyaların
Ruhun ciddiyetten utanıp kızarsın
Gerçek sanıp sarıldığın hayaller yüzüne tebessüm katsın
Olsun varsın desende ne değişebilecek
Zaman geri alınamadığı gibi ileride gidemeyecek
Hayatın boyunca beklediğin şey gurura yenik düşecek
Ve ezik düşlerin gerçekliğinde gezineceksin
Karanlığa uzanacaksın yine kendi gökyüzünde
Yarım dahi kalamamış bir hüzünle süzül enginlere
Derdin neydi oğlum ne vardı çattın kendine
Neyse tak maskeni çık gerek yok kederlere
[Verse 3: Mozole Mirach]
Kapımı çal sırını ver ve gir bu kalbe
Bu kalp içinde beslenen küçük velilere hesabı sor
Kor yanardı şöminede ve bense izlerdim
Tabii ki rüyalarda kalan mutluluklar aleminde
Hep umutlarımla vardım
Minicik bir çocukken babamı uğurladım gözyaşımla sonsuz aleme
Ne vardı elde ne kaldı geriye
Gündüz beşten geceyi üçe vuran nöbetlerimde
Birde sabahın ayaz vakitlerinde sırtta çanta
Gözlerimde onca yorgunluk
Küfür dudaklarımda
Yaşamın sırıtan o güneşi buz misali soğuk
Çehremin ifadesinde hep matem
Bakışlarım donuk bu odada hep
Kırık bir pencereydi dışarı açılan ufuklarım
Ben rahat mıydım?
Onca dikenin ortasında bunca yanlış sonrasında
Mozz haydi şimdi söyle aklın hangi yolda?