Ağaçkakan
Frank
[Bölüm 1: Hals]
İncecik kesilmiş bi' çift dudak
Yanında sökülen dişler hediyesi
Kökünden koparılmış eller gerekli
Bir tutam saç soluk kokun
Pet bardakta idrar örneği
Kırılan boyun, ağızda şekerli tat
Tomurcuklanan dil parçası
Bi yarının arkası gidişi resimsiz adamın adı
Örseleyici sesleriyle ithamkar
(Nefeslen. nefes al. nefes ver)

Dört el uzaklıkla çevrili bi oda içine
İnandıran bi yoksunluk abidesi gibi durur
Gecenin birinde gizli gizli birleştirilen bu beden vakit gece saat gibi kurulur
Toplanır dikiş dikiş vе amneziyle sökülen
Bu еt mi tarih mi kendiliğinden silinen
(Nefeslen. nefes al. nefes ver)

Atomların arasına sokularak öylece kaybolur
Ya da bi işaret yapar, sigarasını yakar
Ve tüm dünyanın düzeni bozulur

[Bölüm 2: Ağaçkakan]
Yamalı suratından dikişinden kopan kulaklık
Hiçbir şey duymuyorum sandığından yakınsın
Tepede bir ev, çatı katında sol kolum
Sanırım içine düştüm feragatim idrar yolu
Aç kaburgamı sağdan sola, soldan sağa
Omuriliğimin taneleri domino düşer toprağa
On sekiz insandan daha soğuk bir odadayım
Senin morgun yatak odan, benim ışıklar açık kalsın
Senin için görüyorum sağ gözün sahibi
Bu damarlardan fışkıran armağan kadar sahici
Aynada on sekiz kraterin ölü bilinci
Beni kurban edemezseniz, ben hepinizim
Birazdan açılacak bir yaranın kangrenli boşluğu
Ve parçaların yanlışıyla bütünlerin yok oluşu
Reddediyorum kanıksanmış besin zincirini
Bir üçgenin tepe açısında görmek istiyorum kendimi
Çukurlar örülüyor bir santimetre adımlara
Yüz ölçümden üç pastel bakılmıyor suratıma
Biraz hayalet, biraz zombi, biraz insan var
Kopan kulakta çalan avare kontrbaslar
Atölyede öldürülen orkestra gibi
Davullar çalınmamış duyuyorum insan gibi
Fakat benim içimde milyonlarca hatıra
Bir özne kullanılsa bütün küllerden daha tabla
Ve gözümü kırparım sigaralar yakarken
Ters düz olur patlayan dikişiyle gri dünya