Ahmet Kaya
Koçero
[1. Bölüm: Selda Bağcan]
Gocunmayın güzel beyler, hanımlar
Alınıp incinmeyin
Silah silah çatmayın o güzel kaşlarınızı
İmdatlara saldırmayın
Basmayın düğmelere, yürekleri hoplatmayın
Güzel beyler, hanınmlar

Zor ve çetin bir ağıttır Koçero
Bir gelın ağlar ona, ben ağlayamam
Bıyıkları çengel çengel bir kardaş
Ağlar ona, ben ağlayamam

Acılı bir bacı ağlar, bağrı yanık bir ana, ben ağlayamam

Bir elinde kanlı mendil, bir elinde kara mavzer
Kimse bilmez ner'de, nasıl
Taptaze bir, sımsıcak bir, gencecik bir ölüdür o

Bir selamdır sımsacık
Varamamış dostuna
Varamamış Koçero

[2. Bölüm: Ahmet Kaya]
Koçero bir dağ çekirgesinin gecede irkilmesidir
Bir kurdun kaçmasıdır kendi karaltısından
Yamaçtan bir taşın yuvarlanması
Bir pınarın durup durup akması
Bir çift gözün karanlığa bakması
Şimşeklerin uzak uzak çakmasıdır dağlarda
Bir mavzerin yanlışlıkla patlamasıdır
Bir geyiktir Koçero
Sekerken taştan taşa kırılmış bilekleri
Suçsuz bir geyik
Avcılar yakalarsa mezedir eti
Köpekler kovalarsa diş kırasıdır
Bir okul piyesidir Koçero
Açış konuşmalıdır ve halaylı, türkülüdür
"Müsamere" derler adına oralarda
Kaymakamlı savcılı ve çavuşludur
Biletlidir ve yoksullar yararınadır
[3. Bölüm: Selda Bağcan]
Gocunmayın güzel beyler, hanımlar
Alınıp incinmeyin
Koçero bir oyundur; yazılır, yazılır bitmez
Koçero bir oyundur; oynanır, oynanır bitmez
Vurur onu candarma
Vurur onu candarma, durmadan vurur ama bitmez

O hep durur or'da
Bıyıkları kartallı da
Göğsü çapraz fişeklikli gözleri beş yaşında

Bir elinde kanlı mendil, bir elinde kara mavzer
Pır pır eder bir guvercin namlusunun ucunda
O hep öyle durur or'da, taş arkasında rüzgârda

[4. Bölüm: Ahmet Kaya]
Muhtara sorarsanız;
"Bizim serseri Veli"
Marabaya sorarsanız;
"İşini bilmemiş deli"
Köylüye sorarsanız;
"Ekmeksiz, garibin teki"
Çocuklara sorarsanız;
"Yüce dağlar aslanı"
Kimsesize sorarsanız;
"Hükümet bilir onu"
Candarmaya sorarsanız;
"Devletin dağlarda silah çatması"
Vurguncuya sorarsanız;
"Yolkesici, yağmacı"
Soyguncuya sorarsanız;
"Devletin acizliği"
Sağcıya sorarsanız;
"Siktir et pezevengi!"
Solcuya sorarsanız;
"Ferman padişahın dağlar bizimdir"
Erzurum'da kol başıdır
Erzincan'da deli daylak
Pir Sultan yoldaşıdır Sivas'ta
Bir "kılıcı kanlı" Van'da
Mardin'de bir gözükanlı kaçakçı
[5. Bölüm: Selda Bağcan]
Gocunmayın güzel beyler, hanımlar
Alınıp incinmeyin
Patron gazetelerinde yüksek bir tirajdır Koçero
Hükümet programında nakliyekun
Kapitalist dış basında nobellik roman
Politik sürtüşmelerde bir yılan hikâyesi

[6. Bölüm: Ahmet Kaya]
Diplomata sorarsanız;
Turistik bir serüven
Kaymakama sorarsanız;
"Ahval-i adiye"den
Sosyeteye sorarsanız;
Eğlenceli bir briç
Bezirgan filimciye;
Gişelik bir senaryo
Sorarsanız bürokrata;
Atatürk'ün gardrobuna
Tükürmüş biri
Hümaniste sorarsanız;
Fransızca bilmeyen
Montenyi'den anlamıyan
Mitologya, tragedya
Hümanizma, helenizma
Hiçbirinden çakmayan
Bir yörüktür Koçero
Ne anlar rönesanstan
Ne anlar restorasyondan
[7. Bölüm: Selda Bağcan]
Bir bazlama, bir uçkur
Üç telli bır zımbırtıdır Koçero

Müfrezeler yürümüş dağ dağ ve dere dere
Kesmiş geçitleri korkunun silahları

Bir tükenmez sermayedir Koçero haksız yönetimlere

Paralar girsin diyedir kalan tor kasalara
Topraklar sömürülsün diyedir orta çağlarda
Işıksız kalsın diyedir bir koca ülke
Karanlıkta boğazlaşsın diyedir güzel yüzlü insanlar
Fabrikalar işçiyesin, para kussun diyedir
Kıyılar yağmalansın, ormanlar çiflikleşsin
Bankalar yağ baglasın, tekeller et bağlansın
Holdingler palazlansın, ortaklıklar göbeklensin
Bu rüzgâr böyle essin
Bu değirmen böyle dönsün
Bu çuvallar böyle dolsun diyedir
Koçero'nun dağlarda medetsiz yalnızlığı
Gocunmayın güzel beyler, hanımlar
Alınıp incinmeyin
Yeni değil bu hikâye, bu oyun eski oyun


[8. Bölüm: Selda Bağcan & beraber]
Bir akşam birden bire bir can çıkar dağlara
Bin kardaş, bin bacı, bin ana
Bin kerpiç, bin harman, bin açlık
Bin yenge, bin emmi, bin dayı

Bin zulum, bin acı ve bin karanlık
Bir akşam birdenbire çıkar dağlara
Bıyıkları terlememiş bin çocuk
Bin aşık, bin deli, bin meczup
Bin ekmeksiz, bin işsiz, bin suçsuz
Kıl şalvar, kurtlu çarık
Bir akşam birden bire çıkar dağlara

Yalın ayaklar, gömleksizler, dayanıksızlar
Munzurlar, Çilolar, Palandökenler
Dersimler, Tunceliler, Bingöller
Tunceli'de mercanlar, Ağrı bereketleri
Tahtalılar, Toraslar ve Binboğalar
Bir akşam birden bire bir can çıkar dağlara
Bir akşam birdenbire çıkar dağlara
Bir akşam birdenbire çıkar dağlara

[9. Bölüm: Ahmet Kaya]
Bir sürekli çıplaklıktır Koçero
Bir sürekli açlıktır
Bir sürekli haksızlıktır Koçero
Bir sürekli itilmişlik

Koçero bir vazgeçiştir
Koçero bir ilgisizlik
Bin yıllık yoldan gelir
Üstü başı kan içinde
Upuzun bir eyvahtır
Upuzun bir pişmanlık

Bir ünlemdir Koçero
Sığmaz okul kitaplarına
Erzurum Yaylasından, Erzincan Çukuruna
Ve Tecer Dağlarından, Harran cenderesine

Bir uzun masaldır ki Koçero
Dağların dağlara yaslandığı
Geçitlerin geçitlere küstüğü
Koyaklarda anlatılır
Bıçak bıçak, kurşun kurşun ve türkü türkü anlatılır

[10. Bölüm: Selda Bağcan]
Yatar türkülerde upuzun
Ağıtlarda fidan fidan Koçero

Gocunmayın güzel beyler, hanımlar
Alınıp incinmeyin
Koçero bir vatandır; yaşanılır boydan boya
Koçero bir vatansızlık, bir dağlaşmış yalnızlıktır
Mavzerleşmiş bir haksızlık
Yanıtsız bir dilekçe