Kayra
Babam ve Kırık Oyuncaklar
["Babam ve Kırık Oyuncaklar" ft. Kayra, Heja & Cansu Türedi için şarkı sözleri]

[Giriş: Cansu Türedi]
Çocuktum, büyüyordum
Nasıl büyütüyordum dünyayı içimde, nasıl sığamıyordum dünyaya
Sorma bana benim canım, düğüm nedir, nedir yazgı
Ateş, büyüyendir insanla
İnsan ateşle oynamasa ateş oynar insanla

[Köprü: Şiir!]
Uçurtmamız ner'de bizim?
Ne yani kapattık mı perdemizi?
Mazbut bi' ailenin tek serserisi
Kirlendin kirletirken her temizi
Yüzünde bir utanç ve sırtında mermer izi
Ölen bir kadının günlüğünden yarım kalmış besteler var mırıldandığın
Kolların tanrının yakalarına yapışamayacak kadar kısa
Bu yüzden kırılganlığın

[Verse 1: Şiir!]
Hayata acıktıkça boşalmakta ömür kilerim
Bu açlık benliğimden çalmak ister, özüm direnir
Fakat ziyanı yok, nasılsa bir gün ölür giderim *cam kırılması*
Kırdığım tüm aynalardan özür dilerim
Benim büyük bi' kısmım çirkinliğimdir, kalanım şair
Bu paranoyak dünya dönüyorken yalanım sahi
Vakit nakitken hiç kimsenin saçlarını sevmek için zamanı yok
Babanın dahi
[Nakarat: Heja]
Çok yordum bedenimi
Zahmet etmesin kimse
Ellerimle gömdüğüm
Yanın kaldı içimde
Geçip gidiyor zaman
Tutamıyorum el pençe
Sorup duruyor yaram
Yanımda değil hiç kimse

[Verse 2: Kayra]
Dökülmüş dişleriyle ruhlarında buhran
Yerli yerine koydum efkar, karıştı ruhlar
En başında yanlışım var, ne yapmış arkadaş
Bir yerlerde şifreler var, peşimde onlar
Bankalarda, manavda, fırından çıkarken or'da
Her tarafta, arafta, hatta uykularda
Türlü kılıklarda takma adlarıyla
Göz kamaştıran bi' derde daldığım bu anda
Demek bilirsin her şeyin başında gerçeği
Oysa okunmayacak bur'da gerçeğin esamesi
Aynı izlerin peşinde sabırlar tükendi
Kerpetenle iş gören bi' dişçiden beterdi
Ben yabaniyim, utangaç hırpaniyim
Göz kapaklarında parlayan şehirler benim
En mukaddes öğle vakti sarhoşluğuma küfrederdim
Yerimde olsan elbet daha beter söverdin
[Nakarat: Heja]
Çok yordum bedenimi
Zahmet etmesin kimse
Ellerimle gömdüğüm
Yanın kaldı içimde
Geçip gidiyor zaman
Tutamıyorum el pençe
Sorup duruyor yaram
Yanımda değil hiç kimse

[Verse 3: Şiir!]
Ancak eve dön'cek kadar gücün var dayı
Zaten hafızamda çok seviyor hüzün kalmayı
Bırak onlara kalsın düzenin bütün kâr payı (Ah!)
Biz de öğreniriz tütün sarmayı, ah! (Yeah!)
Soluma döndüm, ölüm sağda kaldı
Bu kentle beraber hatıramız da yağmalandı (Ah!)
Ruhunu saklıyordu kirli gettolar
Işıltılı yalanlar ulaşamazdı, şimdi metro var (Yeah!)
Biz kırık oyuncaklar duvarlarla sınırlandık
Bu zulmü anlatan hırslı şarkılar mırıldandık (Ah!)
Uykuya ölmek denir
Yorgun kadınların gözyaşı ile ıslanırken gömleklerin
İnatla yağmurlara direniyorsun
Kızın okula gitsin istiyorsun, bir evi olsun
Gülüşleriyle tamir ediyorsun ruhundaki boşluğu
Çünkü kendi çocukluğunu silemiyorsun
Şiir!
[Nakarat: Heja]
Çok yordum bedenimi
Zahmet etmesin kimse
Ellerimle gömdüğüm
Yanım kaldı içimde
Geçip gidiyor zaman
Tutamıyorum el pençe
Sorup duruyor yaram
Yanımda değil hiç kimse

[Verse 4: Şiir!]
Benliğimin kanını emen yarasadır tasalar
En sevmediğim tablolardır kalabalık masalar
İçten olan değil, daim yalakadır kazanan
Ellerim öfkeden titriyorken sana sabır yazamam
İşçiyim ben, işçi kalmam, sen zorbasın, zorba kal
Nerede ölüm çok satarsa gidip yaranı or'da sar
Şaraba sevdalılar için sabah sela ve çorba var
Gözaltında bir torbacının göz altında torbalar
Dağıt beynini, bütün odaya şuurunu saç
Artık karnımız tok dayı, yalnızca ruhumuz aç
Tanrı meşgulken duymak için her duanı *fermuar kapama*
Çekilir bi' ceset torbasının fermuarı
Şiir!